Ne kadar da sihirli bir
kelime, değil mi? Anlamını bile bilmeden, kulağa çok hoş geliyor. Oysa anlamı
da bir o kadar güzel.
Aurora Borealis; Dünyanın kuzey bölgelerinde tanık olunan, farklı renkteki ışıkların gökyüzündeki
dansıdır ve bizim dilimizde “Kuzey Işıkları” olarak bilinir. Kutup Işıkları olarak da adlandırılan bu mistik olayın Latince adı “Aurora Borealis” bize 17. yüzyıldan gelmiştir.
Aurora,
antik Roma mitolojisinde Şafak Tanrıçası idi ve Borelias kuzey anlamına
geliyordu. Yani Aurora
Borealis adı aslında "kuzey şafağı" veya "kuzey şafağının ışığı" anlamına geliyor.
Bu ışıklar; Dünya'nın
atmosferindeki gaz halindeki parçacıklar ile güneş atmosferinden çıkan yüklü
parçacıklar arasındaki çarpışmaların sonucu oluşuyor. Biz bu büyülü çarpışmayı
dünyadan gökyüzünde dans eden parlak ve renkli ışıklar olarak görüyoruz. Hatta aslında biz bunu direkt bu şekilde, bu denli parlak renklerde görmeyiz, bu büyülü anı fotoğraflayan kameralarımız görür. (Bu konuya sonra değineceğim)
Kutup Işıkları kuzey ve güney
yarımkürelerin manyetik kutuplarının üzerinde görülür. Kuzeyde Aurora
Borealis olarak anılırken, güneyde Aurora Australis olarak
bilinirler. Auroral görüntüler birçok renkte (kırmızı, sarı, yeşil, mavi ve
menekşe tonları) görünmelerine rağmen en yaygın görünen renkler soluk yeşil ve
pembedir. Işıklar yamalı veya dağınık ışık saçan bulutlardan, flamalar, yaylar,
dalgalı perdeler veya gökyüzünü ürkütücü bir ışıltıyla aydınlatan ışınlar çeken
birçok biçimde görülebilirler. Renkteki değişiklikler ise çarpışan gaz
parçacıklarının türüne bağlıdır.
AURORA BOREALIS NEREDE VE NASIL GÖZLEMLENİR?
Kutup ışıkları adı üzerinde
manyetik kutupların yakınında ortaya çıktığı için, bu kutuplara mümkün
olduğunca yaklaşmak ışıkların büyülü şovuna tanık olma şansını arttıracaktır. Genellikle
kutup ışıklarını izlemek için en iyi yerler Kuzey Amerika ve Avrupa'dır.
Kuzey Amerika'da Kanada'nın
kuzey batı kısımları, özellikle de Yukon, Nunavut, Kuzeybatı Bölgeleri ve
Alaska elverişlidir. Avrupa'da ise İskandinavya; özellikle Norveç, İsveç ve Finlandiya'nın
Laponya alanları aurora'yı izlemek için çok iyidir. İzlanda ve Grönland'ın
güney ucunda da, Auroral aktiviteler görülebilir. Manyetik kutuplara yakınlığın
haricinde kutup ışıklarını görebilmenin olmazsa olmazı ışık kirliliğinden
olabildiğince uzaklaşmaktır. Mümkün olan en karanlık yerde olmanız, ışıkları
görme şansınızı yükseltecektir. Tabi ki bir diğer önemli nokta gökyüzünün açık
olması, yani ışık şovuna tanık olmanızı engelleyecek bulutların olmamasıdır.
AURORA BOREALIS NE ZAMAN GÖZLEMLENİR?
Kuzey yarım kürenin kış
mevsimi (Ekim – Nisan arası) ışıkları izlemek için iyi bir zamandır. Uzun kış geceleri
sebebiyle uzayan karanlık periyotlar ve bulutsuz berrak akşamlar auroral
görüntüleri izlemek için çok iyi fırsatlar sağlar. İstatistiksel olarak auroral
görüntüler genelde 10:00 - 02:00 saatleri arasında oluşurlar.
BENİM AURORA BOREALIS HİKAYEM
Aslında bir çocukluk hayaliydi
bu bende. Bu büyülü şova inşallah bir gün tanık olurum deyip, araştırıp
araştırıp vazgeçiyordum. Hem zahmetli hem de pahalı geliyordu çünkü.
Sonra bir gün sosyal medyada dolanırken bir tur firmasının reklamına denk
geldim, bilgi istedim, bana programlarını gönderdiler. 5 günlük bir tur için
kişi başı 3.500 Euro istiyorlardı. Gerçi turda yok yoktu, kutup ışıkları
haricinde bir çok aktiviteyi de programlarına dahil etmişlerdi. Ama bu aktivitelerin hepsi benim ilgimi çekmiyordu. İşte o zaman dedim ki kendi kendime,
“ben bu işi hem daha uygun fiyata getirir hem de gitmişken birkaç gün de Stockholm’ü
keşfederim.” Ve başladım araştırmaya.
Tur firması İsveç ve Finlandiya
sınırları arasındaki bir köye götürüyordu. Bense yaptığım araştırma sonucunda
Abisko’ya gitmeye karar verdim. Bunun için önce İstanbul’dan Stockholm’e;
Stockholm’den Kiruna’ya uçmak, Kiruna’dan ise trenle Abisko’ya geçmek gerekecekti. Evet yorucu olacağı kesindi ama içimde inanılmaz bir heyecan
vardı. Daha önce hiç kış tatili planlamamış olan ben, neredeyse İsveç’in en
kuzeyine, kuzey kutup dairesinin sadece 200 km uzağına gidiyordum. Ve aralıksız
bir şekilde “umarım kutup ışıklarını göremeden dönmem” diye dua ediyordum.
Çünkü bu bir şans meselesiydi. Her ne kadar şans faktörünü arttırmak için mekan
olarak Abisko’yu, vakit olarak da Ekinoks dönemini seçmiş olsam da, kutup
ışıkları o büyülü dansını bana göstermeyebilirdi…
ABİSKO HAKKINDA
İsveç Lapland'ındaki Kiruna
kasabasının yaklaşık 100 km batısında olan Abisko Kasabası’nda sadece 85 kişi
yaşıyor. Kasaba kış aylarında dünyanın dört bir yanından gelerek kutup
ışıklarını izlemek isteyen turiste ev sahipliği yapıyor. Kuzey Kutup Dairesi’ne
yaklaşık 200 km uzaklıkta bulunan Abisko’da yaz aylarında ise gece yarısı
güneşine (Midnight Sun) şahit olunuyor. Yani yılda birkaç hafta 24 saat hiç
gece olmuyor.
Abisko’nun merkezinde
konaklanabilecek birkaç otel mevcut. Bunların haricinde Abisko Milli Parkı
içinde yer alan Abisko Tourist Station (STF) da güzel bir alternatif. STF telesiyej
ile manzarayı daha yukarıdan izleyebileceğiniz Aurora Sky Station’a da çok
yakın. Bunların dışındaysa çok bir şey beklememekte fayda var. Kaldığınız
otelin haricinde yemek yiyebileceğiniz sadece bir yer var, Abisko Guesthouse
içinde yer alan Aurora Food Trailer. Buradaki yemek kamyonundan siparişinizi
aldıktan sonra Sami çadırında sıcak bir ortamda yemeğinizi yiyebiliyorsunuz.
Abisko’yu Seçme Nedenlerim?
Yaptığım araştrmalar sonucu edindiğim bilgiler:
-
Abisko
lokasyon olarak auroral aktivitenin olduğu bölgede yer alıyor.
-
Abisko
şehre ve şehrin yarattığı ışık kirliliğine uzak.
-
Çevresindeki
dağlar sayesinde mikro-iklim özelliği gösteriyor ve gökyüzü genelde açık ve
bulutsuz oluyor.
…Ve Yolculuk Başlasın, Ver elini Kiruna : )
İzmir – İstanbul, İstanbul –
Stockholm aktarmalarımızdan sonra Arlanda Havalimanı’nda bavullarımızı aldık ve
Stockholm – Kiruna uçağımıza binmeden önce bavullarımızı teslim etmek için
yetkili bankoyu aramaya başladık. Bankoyu bulduk bulmasına ama arkasında oturan
bir görevli yoktu, çünkü self check-in ve self baggage tag yapmamız
gerekiyordu. Yani uçağa vereceğimiz bagajın etiketini kendimiz basacak ve biniş
kartlarımızı makineden alacaktık. Her ne kadar önce bu uygulamayı garipsesem
de, işgücünün çok pahalı olduğu böyle bir ülkede bu tarz bir uygulama çok
mantıklıydı. Sorunsuz bir şekilde işlemleri hallettik ve bagajımızı uçağa
yolladık ve SAS havayolları’nın o günkü üçüncü ve son aktarmamız olacak
Stockholm – Kiruna uçuşunu beklemeye başladık.
Kiruna havaalanı küçücük, öyle
ki uçağa yürüyerek ulaşılıyor. O ana dek dünyanın ne kadar farklı bir bölgesine
adım attığımızı anlamamış olmamıza rağmen, Kiruna’da uçaktan indiğimiz an -10
derece havanın birden suratımıza çarpmasıyla birlikte ne kadar kuzeyde olduğumuzu
anladık.
Kiruna Havaalanı’ndan şehir
merkezine gitmek için yerel belediye "Kiruna kommun" tarafından işletilen
otobüsler var. Kişi başı 110 SEK. Otobüs, uçağın havalimanına varışından sonra
genellikle 30 dakika içinde kalkıyor ve herhangi bir rötar durumuna göre saati
değişiyor. Otobüsten son durakta inip
bir gece kalacağımız otelimize yürümeye başladık. Hava kararmıştı, kar
yağıyordu, rüzgar soğuk soğuk esiyordu ama Fırat ve ben ikimiz de çok
mutluyduk.
Kiruna esasen çok turistik bir
şehir değil, daha ziyade madencilik faaliyetinin çok geliştiği bir yer. Hatta madencilik
faaliyetleri o kadar gelişmiş ki, büyüyen madencilik faaliyetleri Kiruna
kentini tehdit etmeye başlamış. LKAB firmasının madencilik faaliyetlerini
yaygınlaştırması, binaların çatlamasına, çökmesine ve yer çökmelerine neden
oluyormuş. Bu sebeple Kiruna kenti her şeyiyle tüm binaları, okulları,
hastaneleri, tren istasyonları ile birlikte 5 km öteye taşınıyor.
Peki bu durum bize nasıl
yansıdı? Abisko’ya gitmek için bineceğimiz tren istasyonu da kapanmış ve biz
bunu bilmiyorduk. Soğuktan kimse yoktu sokaklarda ve biz sırtımızda koca
çantalar ne yapacağımızı bilmeden, birini görüp sorma umuduyla karlara bata
çıka yürümeye başladık. Sonunda evinin önündeki karları kazıyan bir amca
gördük, ondan aldığımız bilgiyle bir sonraki tren istasyonu için 1.5 km daha
yürüyecektik. Ama yürü yürü yol bitmiyordu bir türlü. Işıklarda duran bir araca
sormak istedik daha ne kadar yolumuz olduğunu ama şoför camı açıp bizimle
iletişim kurmak bile istemedi. İnsanları belli kılıflara sokmayı sevmem ama
Kuzeyin insanı dedikleri gibi soğukmuş diye düşünmeye başlamıştım ki, yol
sormak için yanaştığımız başka biri elindeki işini gücünü bırakıp bizi
arabasıyla istasyona kadar götürdü. Sonra karşılaştığım her kişi ise gayet
sıcakkanlı ve yardımseverdi. Kişibaşı 75
SEK verdiğimiz Kiruna – Abisko treni yaklaşık 1 saat sonra bizi Abisko tren
istasyonunda indirdi, tabelaları takip ederek kalacağımız oteli bulduk.
Kiruna - Abisko arası tren biletimizi bu siteden temin ettik :
https://www.sj.se
Kiruna - Abisko arası tren biletimizi bu siteden temin ettik :
https://www.sj.se
Soğuk ve Karlı Abisko Günleri
Hayatında ilk defa bu kadar
çok kar gören ben, önce çocuklar gibi şımardım. Karlar içinde bir o yana, bir
bu yana koştum durdum. Böyle deli gibi koşmak haricinde her yer kar ve buz
olduğu için, Abisko çevresinde mevsim itibariyle aktivitelere katılmak
haricinde yapılacak pek bir şey yok.
Yapılabilecek Aktiviteler
-
Ice
Hotel’e günlük gezi
-
Buzda
balık tutmak
-
Köpek
kızağına binmek
-
Sami
köylerini ziyaret etmek ve geyikleriyle tanışmak
-
Kar
aracı ile gezmek
-
Kuzey
ışıkları turlarına katılmak
Biz çok önceden otel ile yazışarak, bu
aktivitelerden Ice Hotel gezisi, köpek kızağı ve kuzey ışıkları turuna kayıt
yaptırmıştık. Gittiğim zaman fark ettim ki otelin aldığı fiyatlar daha fazla,
ama turlar aynı turlar. Bu sebeple otelden rezervasyon yapmak yerine şu
sitelere bakmanızı öneririm;
www.visitabisko.com
www.lightsoverlapland.com
www.kirunalapland.se
www.visitabisko.com
www.lightsoverlapland.com
www.kirunalapland.se
Kaldığımız otel ise :
Üşümemek için Nasıl Giyinmek Lazım?
Biz üşüdük mü? Genel anlamda
hayır. Ama saatlerce kuzey ışıklarını beklerken, bir noktadan sonra üşümeye
başlıyorsunuz ister istemez. Sonuçta -15 gibi alışık olmadığınız koşullar söz
konusu. Peki nasıl giyinmek lazım? Bu konuda epey bir araştırma yapmıştım
gitmeden evvel. Çünkü soğuğu pek sevmem ve hemen üşürüm.
Öncelikle iyi bir termal üst
ve alt giymek şart. Benim altımda termal içlik ve termal çoraplarım vardı. Termal içliğin üstüne ise su ve rüzgar geçirmez bir
pantolon. Sezon sonu indirimlerine denk gelerek Quiksilver’dan çok uygun
fiyata bir snowboard pantolonu almıştım. Gelelim üstümde neler vardı? Termal içlik
üstünde yün bir boğazlı kazak, onun üstünde polar ceket, en üstte ise yine
rüzgar ve su geçirmez bir ceket. Bunu da Helly Hansen marka bir yelken ceketi
ile hallettim (Zaten yelken yapıyor olduğum için bir yelken ceketine ihtiyacım
vardı, aynı ceket Abisko’da da çok güzel iş gördü) Ayakkabı olarak Northface
trekking botlarım sayesinde ayaklarım hiç ıslanmadı ama dediğim gibi uzun
süreler soğukta bekleyince ilk üşüyen yerlerim ayaklarım oldu. Kafamda içi
polar olan ve kulaklarımı da örten bir bere, ellerimde ise yine içi polar
eldivenler ile Kuzey ziyaretimizde üşütmeden dönmeyi başardım.
Ice Hotel
Ice Hotel aslında Kiruna’dan
sadece 19 km uzaklıkta. Abisko’ya kadar kuzeye çıktıktan sonra, tekrar
Kiruna tarafına aşağı inmek çok mantıklı olmadı belki ama turla gitmek için bu
şekilde yapmayı tercih ettik. Tur firması (Visit Abisko) bizi sabah 09.30 gibi
otelimizden aldı, yol yaklaşık 2 saat sürdü. Yolda sağ tarafta karlı dağlar,
sol tarafta buz tutmuş kocaman bir göl ve önümüze çıkan birkaç geyikten başka
bir şey görmedik.
Dipnot : Buradaki bütün geyikler Sami’lere aitmiş. Eğer yanlışlıkla
bir geyiğe çarparsan, kulağını kesip en yakın Sami evine götürmen gerekirmiş.
Bu sayede geyiğin sahibi Sami, sigortadan parasını alabilirmiş.
Ice Hotel’de geçirmek için 2.5
saatimiz vardı. Saat 14:00 gibi tekrar araca binip Abisko’ya gidecektik. Ice
Hotel tamamiyle buzdan yapılan bir otel. Oturduğunuz koltuktan tutun da,
uyuduğunuz yatağa kadar her şey buz. Haliyle her sene tekrar yapılıyor ve aynı
sene havalar ısınmaya başlayınca da eriyor. 2016 yılında 27. kez sıfırdan
yapılan Ice Hotel’in her odasını birbirinden farklı temalara sahip buzdan
heykeller süslüyor. Bu sene ilk defa Ice Hotel 365 diye bir otel daha yapılmış.
Bu da aynı şekilde tamamıyla buzdan yapılmış bir otel ancak bu otelde özel
soğutma teknolojileri kullanılıyor ve ısınan havalar sebebiyle erimemesi
bekleniyor.
İsteyen Ice Hotel’de bir süre
buzdan odalarda konakladıktan sonra (özel kıyafetler eşliğinde) sıcak kabinlerde
geçerek konaklamasına devam edebiliyor. Ziyaretimiz sırasında içinde konaklama
olmayan tüm odaları gezme şansımız oldu. Bundan sonra ise Ice Bar’da yine
buzdan yapılmış kokteyl bardaklarında birer içki içtik ve içimizde artık sıcak
bir yere geçme hissi uyanınca restorana geçip sıcak bir kahve içtik.
Bu enteresan otel hakkında
detaylı bilgiye şu adresten ulaşabilirsiniz:
**
** ** **
** ** **
** ** **
** ** **
** ** **
** ** ** ** ** ** ** **
Ice Hotel gezimiz haricinde
Abisko’da kara doyduk. Bir gün 12 tane köpeğin çektiği kızakla 3 saatlik bir tura çıktık. Hiçbir ayak izinin olmadığı ormanda, sessizliğin
içinde ilerledik. Sonra köpeklerin dinlenmesi için mola verdik ve içinde ateş yanan bir çadırda kahve içerek ısındık. Bu esnada birbirinden sevecen olan köpekler ise karlara uzanıp anın keyfini çıkardılar. Bu köpekler normalde sessiz sessiz kafeslerinde otururlarken, tura çıkacaklarını anladıklarında
heyecandan yerlerinde duramıyorlar. Toplamda 3 saat süren bu gezi unutulmaz bir deneyim oldu bizim için.
Kutup Işıklarının Büyüleyici Şovu
İsveç'in kuzeyinde 1 gece
Kiruna’da, 3 gece Abisko’da olmak üzere toplam 4 gece konakladık. Bu gecelerin
sadece birinde kuzey ışıklarını görme şansımız oldu. Abisko’daki diğer 2
gecemizde Aurora aktivitesi olmasına rağmen, gökyüzünü kaplayan bulutlar
dolayısıyla bir şey göremedik. İlk gece donmuş gölün üstünde, zifiri karanlıkta
fotoğraf makinemiz hazır bir şekilde iki saate yakın bekledik. Abisko’daki son
gecemizde ise otelden rezervasyonu yapmış olduğumuz Aurora Turu’na katıldık. Üç saat
araçla oradan oraya dolaştık ve ışıkları görmeyi bekledik ama nafile, hava çok
bulutluydu.
Oysa ikinci gecemiz çok büyülüydü. Bir kere o akşam görmeyi hiç beklemiyorduk, tamamen sürpriz oldu.
(Ertesi akşam için auroral aktivite endeksi daha yüksekti ve biz kutup ışıkları
turuna çıkacaktık. Çıktık ve bir şey görmeden otele döndük) O ikinci akşam,
yemekten sonra otelde kalan diğer çiftlerle birlikte lobide oturmuş, kuzey
ışıkları dışında her şeyden bahsediyorduk. Hayatlarımızdan, amaçlarımızdan,
keşkelerimizden… Birdenbire dışarıda ellerinde fotoğraf makineleriyle dolaşan
insanlar gördüm ve “acaba” dedim. Hemen kendimi dışarı atıp gökyüzüne bakmaya
başladım. Tam tepemde gökyüzü açıktı ama bir hareketlilik yoktu, buluta benzer
oluşumlar vardı. Kutup ışıklarını insan
gözünün kameraların gördüğü gibi görmediğini biliyordum ama en azından daha açık
renklerde de olsa bir renk bekliyordum.
İçimdeki şaşkınlık hissi ile
birlikte, odaya koşup üstümüze uygun kıyafetler giydik, fotoğraf makinemizi ve
tripodumuzu da yanımıza alarak otele yürüme mesafesinde olan helikopter pistine
gittik. Orası daha karanlıktı. Sanırım üç saate yakın dışarıda kalıp
büyülendik. O akşamın hatırası olarak çektiğimiz fotoğraflardan :
Kendi gözümle gördüğüm
şeyleri ise nasıl tarif edeceğimi bilmiyorum. Küme küme oluşumlar gökyüzünde,
önce yeryüzüne yakın bir taraftan kendini belli ediyor, sonra yavaş yavaş bazen
de çok hızlı bir şekilde yukarı doğru hareket etmeye başlıyor. Gökyüzünün en
tepesine ulaştıklarında ise sanki yıldız tozuymuşlar gibi “Puff” diye dans
ederek dağılıyorlar… İşte ben böyle bir şeye tanık oldum. Ama eminim o an
yanımda olan eşim Fırat da, yanımızdaki
diğer çiftler de bambaşka şeyler gördüler ve bambaşka anılar var şu anda
hafızalarında.
Asla unutmayacağım, çok güzel
bir geceydi. Şanslıydık, çünkü o gece de göremesek ışıkları göremeden
dönecektik. Üzülür müydüm? Evet, hem de çok. Ama doğru söylemek gerekirse bu eşsiz
şovun tadı damağımda kaldı şimdi de…
** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** **
** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** ** **
Stockholm’e Dönüş
Dönüş günü uçak saatimize uyacak şekilde
Abisko – Kiruna arası tren yoktu. Aslında bir şekilde Kiruna’ya ulaşabilseydik
trenle veya otobüsle (önceden yaptığım araştırmalarda bize saati uyan hiçbir
ulaşım aracına denk gelmedim) şehir merkezinden havaalanına giden belediyenin
otobüsüne binebilirdik.
Çareyi visitabisko.com’un web
sitesinden transfer rezervasyonu yaparak, 395 SEK karşılığında sabah
otelden alınıp havaalanına bırakılmamızı sağladım. (Araçta bizim gibi havaalanına giden başka
kişiler de vardı)
Kiruna havaalanında, artık bu konuda deneyim sahibi olduğumuz için gönül rahatlığıyla, bagajımızı kendi kendimize teslim ettik ve uçak saatini beklemeye başladık. Uçağımız tam saatinde kalktı ve karlı bir Kiruna öğleninde Stockholm’e doğru yolculuğumuz başladı.
Kiruna havaalanında, artık bu konuda deneyim sahibi olduğumuz için gönül rahatlığıyla, bagajımızı kendi kendimize teslim ettik ve uçak saatini beklemeye başladık. Uçağımız tam saatinde kalktı ve karlı bir Kiruna öğleninde Stockholm’e doğru yolculuğumuz başladı.
*Stockholm yazısı da çok yakında burada... :
)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder