13 Şubat 2017 Pazartesi

Tayland'da Bir Ay



Tayland'a ne zaman gitmeli? Tayland, güneydoğu asyada tropik iklime sahip bir ülke. Ülkede sıcaklık yıl boyu 30 derece civarlarında seyrediyor, sadece belli dönemler yağış var, belli dönemler yağış yok... 
Kasım - Şubat arası : Yağışsız ve serin dönem. Bu aylar Tayland'ı ziyaret etmek için en ideal aylardır.
Mart - Mayıs arası : Yağışsız ve sıcak dönem. Hava sıcaklıkları serin döneme göre artış gösterir, turizm sektörü için bu aylar yüksek sezondur.
Haziran - Ekim arası : Yağmurlu dönem. Turizm sektörü için bu aylar düşük sezondur.


ko ha diving


- Güneşli bir deniz tatili hayal ediyorsanız yağışsız bir dönemde gitmeniz mantıklı olacaktır aynı bizim yaptığımız gibi. Bizim gittiğimiz aylar olan Aralık ve Ocak ayları normalde yağışsız mevsim olmalıydı ancak gittiğimiz ilk günden döndüğümüz son güne kadar Tayland’ın değişik yerlerinde her daim hava sıcak ama bulutlu ve ara ara da yağışlıydı. 
- Tayland'da kullanılan para birimi Baht'tır (THB). Bizim Tayland seyahatimizin gerçekleştiği 2017 yılı itibariyle 1000 Baht yaklaşık 100 TL idi. 
Bankamatiklerin kullanımı : Tüm bankamatiklerden Türkiye’de kullanılan herhangi bir bankamatik kartı ve kredi kartları ile Baht çekilebiliyor. (Bankamatikler sadece Baht veriyor, Euro ya da Dolar vermiyor) Herhangi bir bankamatiğe herhangi bir banka kartınızı taktığınızda belli bir komisyon ödeyerek maksimum 20.000 tutarında Baht çekebilirsiniz. Ancak unutmamak gereken bir nokta var; 2.000 Baht da çekseniz 20.000 Baht da çekseniz bankanın sizden keseceği tutar aynı olacak,  200 Baht.
- Tayland’a gitmeden önce aşı olmak gerekir mi? Güneydoğu Asya'ya ilk defa gidiyor olduğum için bu konuyla ilgili yaptığım araştırma sonucunda şu sayfaya ulaştım. http://www.seyahatsagligi.gov.tr/Site/SaglikBilgisi/THA  İzmir’deki Seyahat Sağlığı Merkezi ile görüşüp Tayland’da ne kadar süre geçireceğimizi ve hangi bölgelerini gezeceğimizi bildirdim, Hepatit A aşısı olmamızı ve ve hazır Hepatit A aşısı oluyorken Hepatit B aşısını da olmamızı önerdiler. Ancak Tayland’da uzun süreler yaşamış ve hala yaşayan tanıdıklarımız aşı olmamızın gerekmediğini söyledi. Biz de biraz vakitsizlikten, biraz da arkadaşlarımıza olan güvenimizden aşı olmadan gittik. Bu satırları yazarken Türkiye’ye döneli bir ayı geçti, herhalde bir hastalık kapmış olsaydık şimdiye ortaya çıkardı.

- Biz İstanbul – Bangkok gidiş dönüş uçuşlarımızı Qatar Havayolları ile gerçekleştirdik. Qatar Havayollarının senenin belli dönemlerinde kaçırılmayacak kampanyaları oluyor. Aralık ayı için olan biletlerimizi Ağustos ayında aldık ve Bangkok'a Doha aktarmalı 2 kişi toplam 2200 TL ye uçtuk. (Bu fiyata normalde 1 kişi uçuluyor) Qatar Havayollarının kampanyalarından haberdar olmak için firmayı sosyal medyadan takip etmeniz yeterli.


tayland tatili


- Bangkok'da iki havaalanı var.  Ana havaalanının ismi Suvarnabhumi. Buradan hem dış hat hem de iç hat uçuş yapmak mümkün. Ancak iç hat olarak bu havaalanını sadece belli firmalar kullanıyor. Air Asia gibi low-cost havayolu firmaları ise Don Mueang havaalanını kullanıyor.

- Suvarnabhumi Havaalanı’ndan dışarı çıktıktan sonra uzun bir taksi kuyruğu ile karşılaşacaksınız.  Bu kuyrukta bekleyip sıra size gelince makineden aldığınız kağıtta hangi numaralı alanda beklemeniz gerektiğini görüyorsunuz. O numaralı alana geçip, taksi geldiğinde biniyorsunuz. Havaalanı – Khao San Road civarı arası yaklaşık 400 Baht tutuyor yani 40 TL . Bu rakama müşterinin ödediği otoyol ücretleri de dahil. Taksiler genel anlamda çok ucuz, ama uyanık şoförler taksimetreyi çalıştırmayıp normal ücretin 3 katına sizi götüreceğini söylüyor. Bu durumda taksimetreyi çalıştırmazsa inebilir ya da şoförle pazarlık yapabilirsiniz.

- Tüm kapalı alanlar hep çok soğuk (taksi, otobüs, feribot, avm, sinema vb...) Yanınızda her daim ince de olsa bir şal bulundurmanızı öneririm.

- Bangkok’taki tapınaklara girerken kollarınız ve bacaklarınız örtülü olmalı. Eğer kıyafetiniz uygun değilse tapınağın girişinden uygun kıyafetler ödünç alabilirsiniz. Tapınak yolunda sizi durdurup çat-pat İngilizcesiyle kıyafetinizin uygun olmadığını ve sizi kıyafet alışverişine götüreceğini söyleyen adamlar olacak, onlara kanmayın ve yolunuza devam edin.

- Sinemada film gösteriminden önce krala saygı duruşu yapılıyor.

- Tayland’ın 70 yıl tahtta kalan ve halkı tarafından çok sevilen Kralı Bhumibol'un 13 Ekim 2016’da hayatını kaybetmesinin ardından Veliaht Prens Maha Vajiralongkorn kral ilan edildi. Yeni kral babası için ilan edilen yas dönemini bir sene olarak belirledi. Biz Bangkok’tayken bu yas dönemi devam ediyordu ve halkın büyük bir çoğunluğu simsiyah giyinip Grand Palace’a giderek ölen krallarının ardından yas tutuyordu.

tayland kralı - yas - grand palace

- Bangkok’taki alışveriş merkezleri genelde Siam ve Sukhumvit bölgelerinde toplanmış. Dünya markalarının yer aldığı, kendinizi Paris’te çok lüks bir alışveriş merkezinde zannedeceğiniz çok katlı, çok lüks ve bir o kadar da pahalı avm’lerden tutun da; avm’den ziyade bir pazaryeri havasında genelde her şeyin tezgahlarda satıldığı, uygun fiyatlı merkezler de mevcut. Ya da sadece elektronik ürünler, bilgisayar ve bilgisayar parçaları satan avm’ler var.

- Gelelim yeme ve içme konusuna. Gitmeden önce her ne kadar bazı endişelerim olsa da biz Thai mutfağı konusunda genelde pek sıkıntı çekmedik. Deniz ürünü çeşitleri çok yaygın, ama bunun dışında bol bol noodle, çeşit çeşit pilav, değişik tavuk yemekleri de mevcut. Yol kenarında yapılan ve satılan yemekler birçok yerde karşınıza çıkacak. Biz yol kenarlarından pek yemedik, genelde cafe ve restoranlarda yedik. Yemekler lezzetli ancak çok lüks bir yerde yemiyorsanız şayet kazara yemeğin piştiği mutfağı görmeseniz daha iyi. Ne kadar temiz olursa olsun sonuç olarak Tayland’da temizlik ve hijyen standartları bize göre biraz düşük. Her yerde göreceğiniz 7/11 dükkanları var. Buralar bizim mini migros’lara benziyor. Aradığınız çoğu şeyi bulabiliyorsunuz. Bir ekstrası dolaplardan alacağınız hazır sandviçleri ya da hazır noodle’ları mikrodalgada ısıttırıp çok ucuza karnınızı doyurabiliyorsunuz. 

- Ve tabii ki oraya kadar gitmişken bulabildiğiniz her çeşit egzotik meyvenin tadına bakmanızı öneririm. Bu lezzetli meyveleri ülkemizde ne yazık ki tadamıyoruz.



egzotik meyve


mango sticky rice - tayland pilav

- Hijyen demişken; tuvaletler de çok hijyenik olmayabiliyor. Kullanmak durumunda kaldığım birkaç tuvaleti kullanmamış olmayı dilediğim için, olabildiğince kaldığımız otellerin tuvaletlerini kullandım. Her ihtimale karşı yanınızda bir miktar tuvalet kağıdı ve ıslak mendil gibi hijyenik ürünler taşırsanız iyi olabilir.

- Sokaklarda adım başı Thai masajı yapan mekanlar var.  Fiyatlar genelde yarım saati 150 Baht.

- Elektrik prizleri bizden şeklen farklı ama yine de sorunsuz çalışıyorlar, adaptör almamıza gerek kalmadı.


Tayland Rotamız
Bu kadar kısa bilgiden sonra gelelim biz neler yaptık ve 1 aylık Tayland seyahatimizde nasıl bir rota izledik... Bu bir ayı en iyi şekilde değerlendirip Tayland’da görebildiğim kadar çok şey görmek istiyordum. Ancak tabi vakit uzun olsa da her şeyi görmek mümkün değildi, bu yüzden kuzey Tayland’ı rotamıza dahil edemedim. Bangkok ve güneyindeki adalar üzerinde yoğunlaştık. Ama adalar tek bir tarafta yoğunlaşmış değiller. Hem Tayland körfezinde hem de Andaman denizinde görmek istediğimiz adalar vardı. Bunun için yapılması gereken Bangkok’tan önce Surat Thani’ye uçmak, oradaki adaları (Ko Pha Ngan, Ko Samui, Ko Tao gibi) gördükten sonra Surat Thani’den Krabi’ye gitmek ve o taraftaki adaları (Ko Lanta, Ko Phi Phi, Phuket gibi) görmekti. Biz Bangkok - Surat Thani veya Bangkok – Samui arası kesemize göre bir uçuş bulamayınca önce Krabi’ye uçtuk. Krabi’de birkaç gün geçirdikten sonra Lomprayah firması ile Krabi’den Ko Pha Ngan’a çok aşamalı bir şekilde gittik. Nasıl mı? Önce servisle otelimizden aldılar otobüsün kalktığı yere götürdüler. Krabi – Surat Thani arası otobüs yolculuğumuz yaklaşık 4 saat sürdü. Otobüsten inip Lomprayah firmasının hızlı katamaranı ile Ko Pha Ngan adasına geçtik. Katamarandan inip tekrar bir servise binip otelimize gittik. Tayland körfezinde Ko Pha Ngan ve Ko Samui adalarını gördükten sonra tekrar Krabi’ye döndük ve bu sefer de Andaman denizindeki adaları keşfetmeye başladık. Sırasıyla Ko Lanta, Ko Phi Phi ve Phuket’te kaldık. En sonunda da Phuket’ten Bangkok’a uçtuk. Evet düşününce dünyanın en mantıklı rotası olmadı, Krabi - Surat Thani arasında iki kere gittik geldik ve yorulduk ama bu kadar uzun bir seyahat planlarken bütçe daha önemli bir hal alabiliyor.


ko phangan - tayland adalar

Sıcak İklim ve Egzotik Topraklar
Çocukluğumdan beri en büyük hayallerimden biri yeni yılı sıcak bir iklimde karşılamaktı. Ama çalıştığım şirketlerden uzun süreli bir yılbaşı izni alma imkanım olmadığı için bugüne dek hep hayal olarak kalmıştı. Oysa birkaç ay önce hayatlarımızda büyük bir değişiklik yapmaya karar vermiş ve ben işimden ayrılıp eşimle birlikte çalışmaya başlamıştım. Kendi işini yapmanın en güzel taraflarından biri ise kimseden izin almak zorunda kalmadan, istediğin zaman seyahat edebilmek sanırım. Artık istediğimiz zaman istediğimiz yerde olabilecek bir hayatımız var, çünkü işimizi yapmamız için illa ki İzmir’de olmamız gerekmiyor. Yanımızda bilgisayarlarımız olsun yeter. Hayatımızdaki bu değişimin üstüne Qatar Havayollarının süper bir kampanyasına denk geldim ve ani bir kararla toplamda bir ay sürecek bir Tayland seyahati organize ettim. Tayland Türkiye’den vize istemiyor, hiçbir ekstra ücret almadan 1 aylık kapı vizesi veriyor ancak ülkeye girişte ne zaman çıkacağınızı da beyan etmeniz gerekiyor. 

Bizim yolculuğumuz İzmir’den başladı. Sırasıyla İzmir – İstanbul & İstanbul – Doha & Doha – Bangkok olmak üzere toplam 3 aktarma yaptık. Qatar Havayollarının 4 saatlik İstanbul – Doha uçuşundan sonra, havaalanında bir sonraki uçuşumuz için 2 saat vaktimiz vardı. Hiçbir pasaport kontrolünden geçmeden direkt bir sonraki uçuşun kalkacağı bekleme alanına yöneldik. Doha havalimanı çok büyük, planlı ve tertemiz. 6 saatlik Doha – Bangkok uçuşumuz ise bir önceki uçuş gibi sorunsuz ve çok rahat geçti. Bangkok'ta uçaktan inince önce bavullarımızı aldık sorunsuzca, sonra yanımızdaki doları bozdurup Thai Bahtı aldık. Tayland’daki tüm bankamatiklerden atm kartınızla para çekebiliyorsunuz bir komisyon ve günlük üst limit eşliğinde. Buna güvenerek ilk etapta çok para bozdurmadık. (Havalimanında birden fazla bankanın exchange şubeleri bulunuyor, hepsinde kurlar aynı.) Sonra taksi bulmak için havaalanının dışına çıktık. Tayland'a gelmeden okuduğum blogların bazılarında havaalanından çıkar çıkmaz sizi ağır bir kokunun karşıladığı yazıyordu. Ben buna rastlamadım açıkçası. Hatta ben neyle karşılaşmayı bekliyordum bilmiyorum ama Bangkok beklediğimden çok gelişmiş ve büyük geldi bana. Otoyol ücretleri dahil 400 Baht’a otelimizin kapısına kadar geldik. Oteller genellikle oda ücretini daha odaya çıkmadan istiyorlar. Hatta bazı oteller 500 - 1000 Baht arasında depozito istiyor. Çıkış yaparken odada bir eksik yoksa bu depozito size aynen geri iade ediliyor.

Bangkok’ta Kalacağımız Oteli Nasıl Seçtik?
Bangkok’a gitmeden önce bu konuyla ilgili çok araştırma yaptım. Tayland’a ilk vardığımızda 4 gece Bangkok’ta kalacak, ve Türkiye’ye dönmeden önce de yine 3 gece kalacak şekilde rotamızı belirlemiştik. Bu yüzden ilk defa Bangkok’ta kalırken kalacağımız yer merkezi olsun, turist atraksiyonlarına yakın olsun, tapınaklara yürüme mesafesi olsun istedik. Bu sebeple sırt çantalı gezginlerin Mekke’si olarak kabul edilen Khao-San Caddesi’ne yakın ama gürültüden uzak bir otel seçtik.

Odamız gayet temizdi, odamıza kahvaltı dahil değildi ama resepsiyonun orada tüm gün çay-kahve ve atıştırmalık bir şeyler bulabiliyorduk. Otelin belli bir lokasyona kadar ücretsiz tuk-tuk servisi de vardı.


tayland bangkok transport

Bangkok’a ikinci gidişimizde yani Türkiye’ye dönmeden önceki son günlerimizi geçireceğimiz oteli başka bir bölgeden seçtik. Hem Bangkok’un farklı bir bölgesinde kalmış olmak istedik hem de dönmeden önce yapacağımız alışverişleri düşününce alışveriş merkezlerine yakın olmak mantıklı geldi, bu sebeple Skhumvit bölgesinde konakladık. Burada da her zamanki gibi booking.com aracılığı ile çok tarz ama uygun fiyatlı bir otel bulduk.

Bu otel hem avm’lere yakındı hem de metro ve Skytrain duraklarına yakındı. Bangkok’ta metroyu hiç kullanmadık ama Skytrain yani üstgeçitler aracılığı ile yukarıdan giden treni birkaç defa kullandık. Skytrain çok uygun fiyatlı ve rahat bir ulaşım seçeneği. Biletinizi makineden alıyorsunuz ve sadece gideceğiniz yönde gelecek olan treni beklemeye başlıyorsunuz, o kadar. Skytrain’in şehrin üstünden gidip ekstra bir trafik yaratmaması da ayrı bir güzel özelliği.

Khao-San ve Rambuttri Caddeleri
 10 saat uçuş, 2 saat aktarma arası derken otele geldiğimizde epey yorgunduk, o yüzden Bangkok’u keşfe çıkmadan evvel biraz dinlendik. Yeteri kader enerji toplayınca kendimizi meşhur Khao-San caddesine attık. Khao-San caddesi karşılıklı bar, restoran ve mağazalardan oluşan, turist kaynayan capcanlı bir cadde. Ona benzer ama bir miktar daha az kalabalık olan versiyonu ise Rambuttri caddesi. İkisinde de bol bol tişört, tay pantalonu, takı toka, hediyelik eşya ne ararsanız bulabilirsiniz. Fiyatlar uygun ama Tayland eskiden daha da ucuzmuş. Satıcılar pazarlığa sıcak bakıyor genelde ama satın alacağınız şey örneğin bir tişört ise 300 Baht. 250 Baht yapmak için pazarlık yapıyorsunuz ve sizin için fark eden rakam sadece 5 TL oluyor. Aynı ürüne birkaç farklı yerde denk geliyorsunuz ve fiyatı bir yerde 300 Baht iken öbür yerde birden 200 Baht olabiliyor, bu yüzden bir şeyi beğendiyseniz hemen almayıp biraz piyasa araştırması yapmakta fayda var.

Tapınak Ziyaretleri
Bangkok’taki ikinci günümüzü tapınaklara ayırdık. Sırasıyla Grand Palace, What Pho ve Wat Arun’u gezdik. Grand Palace’ın girişi kişi başı 500 Baht. Kıyafetiniz uygun değilse girişte parça başına 200 Baht ödeyerek kıyafet ödünç alabiliyorsunuz. Çıkışta ise kıyafeti teslim edip paranızı geri alıyorsunuz. Bizim gittiğimiz dönemde ülkede yas olduğu için ülkenin dört bir tarafından gelen karalara bürünmüş insanlar Grand Palace’ta kral için dua ediyorlardı.

1925 yılına kadar kraliyet konutu olarak kullanılan Grand Palace; günümüzde kısmi bir müze olmasının yanı sıra,  kraliyet cenaze törenleri ve düğünleri için halen kullanılmaktaymış. 



tapinak - bangkok

tapinak - bangkok

Grand Palace'dan çıkıp nehrin karşı kıyısındaki Wat Arun Tapınağı'na giderken yolumuzun üzerindeki Wat Pho yani Yatan Buddha Tapınağı'na uğradık. Giriş ücreti kişi başı 100 Baht olan tapınakta, yüksekliği 15 metre, uzunluğu ise 43 metre olan bir Yatan Buddha heykeli var. Tapınağın koridorunda bulunan 108 adet bronz kase Buddha'nın 108 hayırlı kurumunu simgelemekte. Tapınağı ziyaret edenler kendilerine şans ve iyilik gelmesini umut ederek bu kaselere para atmakta. Atılan her para da tapınağın duvarlarında yankılanarak çok hoş bir melodi oluşturmakta. Bu paralar daha sonra toplanarak Wat Po'nun korunması ve rahiplerin ihtiyaçları için kullanılıyormuş. 

yatan buddha - bangkok - tapinak

Wat Arun’a (Şafak Tapınağı) gitmek için nehrin karşı kıyısına geçmek gerekiyor. Tekne ücreti 7 Baht. Tapınağın giriş ücreti ise 50 Baht ve an itibariyle tapınağın bir kısmı yenileniyor.


safak tapinagi - bangkok - tapinak

tapinak - safak tapinagi

tapinak - bangkok - safak tapinagi

                  Dönüşte daha fazla ücret ödeyip (80 Baht) bindiğimiz yer yerine son durağa kadar gittik. Bu sayede kısa da olsa Bangkok’ta güzel bir nehir turu da yapmış olduk. Sonraki iki günümüz alışveriş merkezlerinde turlayarak geçti. Önce merak ettiğimiz için Central World Plaza’ya ve MBK’ya gittik, sonra da diz üstü bilgisayar almamız gerektiği için Pantip Plaza’ya. Central World Plaza’da neredeyse tüm dünya markalarını görmek mümkün. Gayet pahalı bir avm, 7 katlı. En üst katında sadece yemek katı ve sinema var.  Mbk ise yine çok büyük, 5 katlı bir avm. Bir katında sadece kiıafet, bir katında sadece elektronik, bir katında ev eşyası ve mobilya olan kapalı çarşı benzeri fiyatların uygun olduğu bir avm.  Elektronik ve bilgisayarla ilgili her şeyi bulabileceğiniz alışveriş merkezi ise Pantip Plaza. Burada satılan bilgisayarlar genelde sadece Dos işletim sistemi ile geliyor, Windows işletim sistemi kurdurmak ekstra.


bangkok nehir turu



central world plaza - Bangkok

Artık Bangkok’a veda edip daha güneye, deniz kenarına gitmenin vakti gelmişti. Bangkok - Krabi arası uçak biletlerimizi de önceden almıştık ve Thai Smile firması ile uçtuk. Çok rahat bir uçuştu. Aslında fiyat olarak bakacak olursanız en uygun fiyatlı görünen havayolu firması Air Asia ama o sunulan seçenek sadece el bagajınız varsa geçerli. Bagaja verecek bavulunuz varsa Air Asia’nın fiyatları göründüğü kadar sempatik olmuyor. Bu sebeple biz Tayland iç hat uçuşlarımızı Thai Havayollari ile yaptık, ve çok memnun kaldık. 


       Tayland'da deniz kenarındaki yerler ile ilgili bir ortak nokta var; o da hepsinde denizin metrelerce  çekilmesi. Genelde güneş batarken birkaç futbol sahası uzunluğunda çekilen deniz, daha sonra eski yerine geri dönüyor. Okyanusa kıyımız olmadığı için bize çok yabancı olan bu kavram beni ilk başta çok şaşırtmıştı. çünkü deniz çekilmesi derken 5 - 10 metreden değil, 40 - 50 metreden bahsediyorum. 

Krabi

Krabi’nin kendisinde çok bir numara yok bence. Ao Nang isimli uzun bir plajı var, ve bu plaj çevresinde birçok restaurant, cafe ve mağazalar. Bu plajdan kalkan long tail botlarla çevredeki adalara ulaşım sağlanıyor. Krabi’nin esas olayı bu, çevredeki güzel yerlere ulaşım için kilit nokta olması. Krabi’den hareketle günübirlik 4 adalar turu, Maya Bay turu ya da Railey beach’e ulaşılabilir. Bu arada long tail boat demişken kısa bir bilgi vereyim; bu tekneler bizim klasik tekne anlayışımızdan çok farklılar. Bu teknelerde motorlar dışarıda duruyor. Motordan çıkan uzun bir şaftın ucunda yer alan pervane ile kontrol ediliyorlar. Pervane istendiği zaman suyun dışına çıkartılabiliyor. Bu, vitesi olmayan bu motorlarda kullanım kolaylığı sağlıyor. Sudan çıkan pervane de haliyle boşa alınmış motor gibi davranıyor. Pervanenin sudan çıkabilme özelliği sayesinde de bu tekneler resmen bir karış suda gidebiliyorlar.

Krabi havaalanında inip bavulumuzu aldıktan sonra Ao Nang bölgesindeki otelimize gitmek için iki kişi 300 Baht vererek shuttle otobüsteki yerimizi aldık ve otobüsün dolmasını beklemeye başladık. Neyse ki 5 dakika içinde doldu. Otobüs herkesi oteline kadar bırakıyor.  Otobüs yerine diğer alternatifler taxi veya krabishuttle aracılığı ile ulaşımınızı organize etmek. Bunların fiyatları ise otobüsün 2 misli. Krabi havaalanı küçücük. Havaalanından çıkar çıkmaz shuttle otobüslerin bilet satıcıları karşınıza çıkıyor. Biz buradan hem otobüs için bilet aldık hem de 300 Baht’a iki hafta geçerli ve sınırsız internet sunan bir sim kart aldık . Yolculuğumuz havaalanından Ao Nang’e kadar yaklaşık 40 dakika sürdü. Ao Nang sahile gelince 6 kişi otobüsten inip minik bir kamyonetin arkasına geçtik ve otele kadar bu araçla devam ettik.


long tail boat - Thailand

Biz Krabi’de sadece 2 gün geçireceğimiz için 1 gün Railey Beach, 1 gün 4 adalar turu yaparız diye düşünmüştük, ama Railey’e gidince orayı o kadar çok beğendik ve o kadar ayrılmak istemedik ki o gece yanımızda hiçbir eşyamız olmamasına rağmen kalmaya karar verdik. (Bu sebeple de bir sonraki gün adalar turu yapamadık. Hatta Tiger Cave Temple ve Lagoon’a da gidemedik, ama pişman değilim çünkü Railey Beach gerçekten çok güzeldi ve o an için orada bulunmak beni çok mutlu etti).

Railey Beach
Railey Beach Doğu ve Batı olmak üzere 2 ayrı kumsaldan oluşuyor. Ao Nang’den kalkan long tail boatlar batı sahiline yanaşıyor. Yolculuk sadece 10 dakika sürüyor. Gidiş dönüş ücreti ise kişi başı 200 Baht. Zaten esas plaj batı plajı. Bu plajda restoranlar, kafeler ve birkaç tane de otel mevcut. Batı plajından doğu plajına gitmek için patikayı takip etmeniz yeterli. Bu patika üzerinde de çeşitli bar ve restoranlar mevcut. Doğu kumsalı batıya göre daha sakin. Bu iki kumsal haricinde bir de görmeden dönülmemesi gereken Phranang Cave Beach var. Bu kumsala giderken yolunuzun üzerinde Phranang mağarası ve bolca maymun göreceğiniz bir kısımdan geçiliyor. Ama maymunlarla çok vakit geçiremediyseniz üzülmeyin çünkü kendilerini kumsalda da bol bol göreceksiniz. Hatta denize girerken eşyalarınızı başıboş bırakmamanızı tavsiye ederim çünkü bir maymunun sahildeki bir çantaya sinsice yaklaşıp içini karıştırdığını, ağzına layık bir yiyecekle karşılaşana kadar çantadaki beğenmediği eşyaları etrafa savurduğuna bizzat tanık oldum.


long tail boat

long tail boat



beach - plaj - krabi

railey beach - plaj - west railey

       Bir de buraya kadar gelmişken manzara izleme tepesine çıkabilirsiniz. Biz o an aşırı yağan muson yağmurları nedeniyle çamur olan zemin ve yanımızda düzgün ayakkabımız olmaması dolayısıyla çıkamadık, ve bu biraz içimde kaldı. (Manzara izleme tepesi adı üstünde biraz tepede ve halatlarla tırmanılan bir yol ile başlıyor) Ayrıca ilginiz varsa veya denemek istiyorsanız Railey Beach’te kaya tırmanışı yapmak için güzel rotalar mevcut. Yanınızda tırmanış için gerekli ekipman yoksa, üzülmeyin çünkü ekipman satan dükkanlar var. Tüm bu atraksiyonlardan sonra ise batı sahilinden güneş batışını izlemek çok keyifliydi.

Ko Pha Ngan
Krabi’den Pha Ngan adasına gitmek için birkaç acentadan fiyat sorduk, fiyatlar yaklaşık olarak aynıydı. Aralarındaki farklılıklar ise acentanın hangi firmanın biletini sattığı ile alakalı. Biz Lomprayah firmasının biletini aldık. Transfer süreci otelimizden sabahın erken bir saatinde bir araç ile alınmamız ve Krabi merkeze götürülmemiz ile başladı. Ardından yaklaşık 4 saat süren rahat bir otobüs yolculuğu ile Surat Thani’ye vardık. Burada bizi gideceğimiz adaya götürmek için hızlı katamaran bekliyordu. Katamaran yolculuğumuz yaklaşık 1 saat sürdü. Farklı adalara gidecek herkes aynı katamarana biniyor, kimin hangi adaya gideceğini anlamak için herkesin yakasına farklı renklerde sticker’lar yapıştırıyorlar. Lomprayah firmasını çok beğendik, her şey çok profesyonel ve dakikti. Bu transfer için kişi başı 800 Baht verdik. Ko Pha Ngan’da iskelede inip taksiye bindik ve dolmasını bekledik. Kısa sürede dolan taksi yine herkesi oteline kadar bıraktı. Bizim otelimiz dolunay partilerinin yapıldığı Haad Rin kumsalına yakın olan Haad Leela kumsalında bir oteldi. Orada bulunduğumuz süre içinde dolunaya denk gelemedik ama onun yerine yarım ay oldu ve biz de Half Moon Parti’ye katıldık. Half moon parti, Full moon partinin yapıldığı plajda yapılmıyor, adanın içlerinde ormanlık bir alanda yapılıyor. Parti biletleri önceden satışa sunuluyor. Biz son dakikada kapıdan aldığımız için pahalıya denk geldi. (Kişi başı 1000 Baht - 2 içki dahil) Parti sabahın ilk ışıklarına kadar sürüyor. Yaşları 20 – 30 arasında değişen, dünyanın çok farklı lokasyonlarından gelmiş gençlerin ortak bir amacı var orada; sabaha kadar içmek, dans etmek ve çılgınca eğlenmek…


full moon party kophangan



half moon party


Ko Pha Ngan çok dağlık bir ada. Bu yüzden yollar çok inişli çıkışlı. Ada aynı zamanda da parti adası olduğu için alkollü ve motorlu çok genç var etrafta. Bu yüzden adada motor kiralayacaksanız ekstra dikkat etmenizi öneririm.


haad ran beach - coconut beach

Ko pha Ngan’daki günlerimizde Haad Leela ve Haad Rin haricinde Thong Nai Pan Yai Plajı ve Ko Ma’yı ziyaret ettik. Thong Nai Pan Yai Plajı adanın doğu tarafında kalıyor. Çok büyük olmayan ama başından sonuna yürümenin biraz sürdüğü, sakin ve huzurlu bir plaj. Deniz kenarında birkaç otel var. Kumsalda ise oturunca hiç kalkmak istemeyeceğiniz; ayağınızın kumda, başınızın ise hemen yandaki palmiye ağacının gölgesinde olduğu şirin mekanlar var.  Ko Ma ise adanın en kuzey ucunda yer alıyor. Ana adadan minik bir adacığa kumdan bir bağlantı yolu var. Ko Ma aynı zamanda güzel bir dalış ve şnorkel noktası. Biz de şnorkel yaparak Tayland seyahatimizde hatta hayatımızda ilk defa irili ufaklı renkli balıklar ve onlara ev sahipliği yapan rengarenk resiflerle tanıştık.

kophangan beach


Adada gün batımının izlenebileceği en güzel yerlerden biri Amsterdam Bar diye duymuştuk.  Aynı otelde kaldığımız Hintli arkadaşlarımızla beraber taksi bot ile Ko Ma’dan Amsterdam Bar’ın olduğu sahile gittik. Toplam 1500 Baht verdik ve yol yaklaşık yarım saat sürdü. Çok keyifli bir yolculuktu, adanın batı sahilini neredeyse boydan boya görmüş olduk. Taksi bot bizi Amsterdam Bar’ın olduğu kumsalda bıraktı. O esnada ise Kupu Kupu Beach Villas çıktı karşımıza. Çok güzel ve bir o kadar pahalı olan bu tesis neredeyse tüm koya hakim. Hem Tayland’da olayım hem de lüks bir tatil yapayım derseniz kesinlikle tavsiye ederim. Tüm Tayland seyahatim boyunca buradan güzelini görmedim. Sahilden Amsterdam Bar’a çıkmak biraz zaman alıyor, çünkü bar o güzel manzaraya sahip olabilmek için biraz tepede bir konuma sahip. O yüzden güneş batmadan bir süre önce gitmekte fayda var. Barda o eşsiz gün batımına karşı kokteylinizi yudumlarken tırmanışa değdi doğrusu, iyi ki şu an buradayım dediğinizi duyar gibiyim. : )


kophangan - kupukupu beach

kupu kupu beach

kupukupu beach

sunset view - gunbatimi - manzara

Ko Samui
Ko Pha Ngan’dan sonra yine Lomprayah firmasının hızlı katamaranı ile Samui Adası’na geçtik. Samui, Phangan’a göre çok biraz daha gelişmiş, biraz daha çok beton yapılaşması olan ve biraz daha az yeşil bir ada. Tabi daha az yeşil dediysem sadece Phangan’a göre, yoksa Samui de inanılmaz yeşil. Sadece Samui Adası 3 milyon hindistancevizi ağacına ev sahipliği yapıyor.

Ko Samui’de adanın güneybatı tarafında yer alan Taling Nam sahilinde konakladık ama burası aşırı sessiz sakin ve merkeze de bir hayli uzaktı. Samui’ye bir daha gitsem ve daha merkezi bir yerde kalmak istesem Bophut ya da Chaweng’de kalmayı tercih ederdim. Ama sakinlik, huzur ve muhteşem günbatımları arıyorsanız Taling Nam sizin için doğru adres olabilir.


sunset - view

taling nam - beach


thailand - kosamui

Ko Samui’de kaldığımız otelden günlüğü 400 Baht’a motor kiraladık ve kendimizi çılgın Asya trafiğine bıraktık. (Büyük motorların günlük kiralama bedeli 400, küçük motorların 250 Baht) İlk başta trafiğin sağdan akması biraz garip gelse de çabuk alıştık. Önce ertesi gün için rezervasyon yaptığımız Discovery Diving Center dalış okuluna gidip ödemelerini yaptık ve dalışımızı kesinleştirdik. Sonra tüm gün özgürdük. Önce kendimizi adanın en kuzeyinde yer alan Big Buddha’yı ziyaret ederken bulduk. Big Buddha’ya giriş ücreti yok, ayakkabılarınızı çıkarıp merdivenleri tırmanıyorsunuz, sonra güzel bir manzaraya sahip Big Buddha heykeline ulaşıyorsunuz. Buradan sonra Fisherman Village ve Bophut plajını gezdik.  Fisherman Village tam bir alışveriş ve restoran cenneti. Biz de mağazaları gezip biraz alışveriş yaptıktan sonra kendimizi Bophut’un berrak olmayan sıcak sularına bıraktık. Dönüşte de adanın diğer tarafından turlayarak otelimize döndük.


rent-a-bike


Ertesi gün dalışa gideceğimiz için çok heyecanlıydık. Bu Tayland’daki ilk dalışımız olacaktı. Ko Ma’da sadece şnorkel yaparken bile bir sürü muhteşem renkli balıklara rastlamıştık. Kim bilir bu dalışta neler neler görecektik. Ko Samui’deki dalış okulları genelde Ko Tao ve Sailrock’ a gidiyorlar. Her iki dalış noktası da Ko Samui’ye çok yakın değil, bu sebeple de ücretler biraz yüksek. Biz dalış  noktası olarak Ko Tao’yu seçtik ve güzel bir gün geçirdik.

Benden size bir tavsiye, eğer Tayland'da birkaç gününüzü dalışa ayırmak istiyorsanız Ko Tao'da kalın. Ko Tao dalış severlerin cenneti gibi. Adada birçok dalış okulu ve çokça dalış noktası var. Dalış fiyatları da diğer adalara göre epey uygun.

Yol aşırı kuvvetli bir speed bot ile Samui'den Tao'ya 1.5 saat sürdü. Ko Tao’nun farklı iki dalış noktasında iki güzel dalış yaptık. Teknede bizden başka deneyimli dalgıç olmadığı için çok şanslıydık çünkü sualtında sadece Fırat, ben ve dalış liderimiz vardı. Bu, iki senedir dalmayan ve uzun süre sonra dalış yapacağı için heyecanlanan benim için de çok güzel bir fırsat oldu. Dalışlar ve sualtı gayet güzeldi. Mevsim normalleri dışında yağan muson yağmurları dolayısıyla görüş mükemmel olmasa da, rengarenk balıklar, ülkemizde göremediğimiz resifler ve anemonlar eşlik etti bize.


tayland dalış ko tao


Ko Samui’deki son gecemizde otelimize çok yakın bir restaurant keşfettik.  Island View Restaurant kaldığımız otele yürüyerek 10 dakika uzaklıkta idi ve hem yemekler çok lezzetliydi, hem de ortam çok keyifliydi.

http://www.theislandviewsamui.com


Koh Lanta
Samui’den sonraki durağımız Lanta adası idi. Tayland Körfezi'nden sonra yine Andaman'a dönüyorduk. Yine Lompayah firmasını tercih ettik. Otelden sabahın erken bir saatinde bizi aldılar, önce katamaran ile Surat thani, sonra otobüs ile Krabi. Krabi’ye vardıktan sonra devreye başka bir firma girdi. Öncesinde zaten iki kişi için 2100 Baht vermiştik Lanta’ya ulaşmak için. Ama Krabi’deki firma 140 Baht daha (yine iki kişi için) vermemizi istedi. Bizi bir minivan’a doluşturdular ve yaklaşık 2 saat süren yolculuğumuz başladı. Yolun bir kısmında (15 dakika kadar bir süre) arabalı vapur ile yolculuk ettik.

Koh Lanta uzunlamasına bir ada. Adada pek çok plaj var. Biz Klong Dao plajına yakın bir pansiyonda kaldık. Klong Dao, Long Beach’e göre daha küçük bir plaj ama sahil kenarında güzel bar ve restaurant’lar var. İlk akşam Long Beach’e gidip Mr Wee Pizza’da pizza yedik, sonra yanındaki Ozone Bar’a geçip bir güzel dağıttık.  Çoğu yerde göreceksiniz insanlar ellerindeki minik kovalardan içki içiyorlar. Biz de ilk defa burada denedik kovayı ve Sangsom Bucket içtik, hiç  fena değildi.  O akşam biraz fazla eğlenince ertesi gün kumsalda sakin bir gün geçirdik. Yılın son günü yani 31 Aralık günü ise Lanta Divers isim dalış merkezinde çalışan ve yıllardır görmediğimiz arkadaşımız Arzum ile harika iki dalış yaptık.  Lanta'dan Ko Ha isimli dalış noktasına tekneyle ulaşmanız 1,5 saat sürdü. İnanılmaz bir yerdi burası. Ha Tay dilinde 5 demek yani burası da 5 Adalar anlamına geliyor. Milli Park olduğu için kişi başı ekstra 600 Baht vermek gerekiyor. Burada birbirinden güzel 2 dalış yaptık.  Vizibilite yine çok iyi değildi ama gördüğümüz rengarenk balıklar ve minik palyaço balıkarı bizi bizden aldı.  Yeni yıla Arzum ve onun arkadaşları ile birlikte Pangea Bar isimli bir barda denizin kenarında, ayaklarımız kumlarda girdik. Böylece 2017’ye bir hayalimi gerçekleştirerek girmiş oldum.


diving in Thailand


Koh Phi Phi Don
Lanta günlerimiz genelde sakin ve huzurlu geçti.  Sıradaki durağımız ise Koh Phi Phi Don adası idi. En bilinen Phi Phi adaları Koh Phi Phi Don ve Koh Phi Phi Leh adaları. Koh Phi Phi Don yerleşimin olduğu ada iken, Koh Phi Phi Leh’te yerleşim yoktur, bu adaya sadece günlük turlar yapılıyor. Leonardo Di Caprio’nun başrolünü oynadığı The Beach filmi Maya Bay’de yani Koh Phi Phi Leh’de çekilmiş.

2004 yılında Hint Okyanusu’nda gerçekleşen Tsunami sonucu Koh Phi Phi Don adası büyük ölçüde yerle bir olmuş. Adada binlerce insan hayatını kaybetmiş ve adanın büyük bir çoğunluğu yıkılmış. Tsunami sonrası ise dünyanın dört bir yanından gelen yardımlar sonucu Phi Phi adası tekrar inşa edilerek bugünkü görünümüne kavuşmuş.

Koh Lanta – Koh Phi Phi tekne biletimizi otelimizin resepsiyonundan aldık, ve kişibaşı 300 Baht ödedik.  Bu tekne yolculuğu belki de tüm Tayland seyahatimizde yaptığımız en konforsuz yolculuk idi. Çok dandik bir tekneyle, teknede var olan koltuk sayısından fazla insan ile birlikte, 2 saate yakın yol yaptık.  Aynı tekne bizi Koh Phi Phi Don’da indirdikten sonra Phuket’e devam etti.

Tekneden Phi Phi iskeleye adımımızı atar atmaz herkesin kişi başı 20 Baht ödeme yaptığını fark ettik. Bir nevi ayak bastı parası olan bu tutar adayı temiz tutmak içinmiş. Koh Phi Phi Don adası tam bir gençlik cenneti ve parti adası. Adada 30 yaş üstü çok az insan vardı, adanın yaş ortalamasını biz yükseltiyorduk desem yeridir herhalde : ) Her milletten 19-30 yaş arası gençler sabaha kadar eğlenip, sonra da akşama kadar sahilde güneşleniyorlar. Bir kıyaslama yapmak gerekirse Ko Pha Ngan’da ayın durumuna göre (full moon, half moon gibi) belli geceler parti varken, Phi Phi Don’da her gece parti, her gece eğlence var. Kendimi bir üniversitenin düzenlediği gençlik kampında gibi hissettim ama hoşuma da gitmedi değil bu his açıkçası : )  

Bu ada çok turistik olduğu için fiyatlar diğer adalara göre biraz daha yüksek ama özellikle satıcılar daha siz pazarlık yapmadan, pazarlığa meyilli olduğunu belirtiyorlar. Biz Phi Phi Don’da  merkezde konakladık, otelimizin karşısında bir çatı katı barı, altımızda ise başka bir bar vardı. Birinin müziği bitse diğeri başlıyordu. Ve evet bazı geceler uyumakta zorlandık. Merkeze yakın ama gürültüden uzak bir otel daha mantıklı olabilirmiş.

Phi Phi’nin kalabalık ve daracık sokaklarında yürümeye çalışan insanlar bana biraz Bodrum’u hatırlattı. Adada take away pizza ve kova içecekler çok meşhur ve fiyatları da uygun.

Phi Phi Don adasında iki tane ana kumsal var. Bunlardan biri teknelerin yanaştığı Tonsai iskelesinin olduğu Tonsai kumsalı, diğeri ise Loh Dalam kumsalı.  Bir gün Loh Dalam’dan kano kiralayıp (3 saati için pazarlıkla 400 Baht verdik) hemen yan taraftaki Monkey Beach’e kolaylıkla ulaştık. Suyun berraklığı ve kumun tane taneliğini ne kadar istesem de anlatamam sanırım. Kanomuzu park edip plajı öbür tarafına doğru yürüyünce meraklı ve obur maymunlarla karşılaştık. Maymunlar o kadar insana alışmış vaziyetteki, mama bulacağını bilen maymun insanların omuzlarına ve kafalarına çıkıyor.


phiphi don island

phiphi don

phiphi holiday

monkey beach Thailand

Phi Phi Don’a kadar gelmişken The Beach filminin çekildiği Maya Bay’e ev sahipliği yapan Phi Phi Leh’e geçmemek olmazdı. Maya Bay’e giden tekne turları ya günün herhangi bir saatinde kalkıyorlar ya da Maya Bay’ı daha tenha görmek isteyenler için sabah gün doğarken. Biz tenha olanı tercih ettik ve ertesi sabah daha güneş doğmadan yola koyulduk. Aslında 10 kişilik long tail boat içindi rezervasyonumuz ama son anda bizi 30 kişi sıkış tepiş bir speed bota tıktılar. (10 kişilik ve yarım gün sürecek olan bu long tail boat ile maya bay turu için iki kişi 1200 Baht vermiştik biz. Oysa 2000 Baht’a kendi long tail boat’unuzu kiralayabiliyorsunuz. Keşke öyle yapsaymışız diye düşünmedik değil sonradan). Bu duruma sinirlenen bir tek bizdik, biraz söylendik ettik ama bizden başka herkes onay verdiği için sesimizi daha fazla çıkaramadan speed bota bindik ve güneş doğumuyla bir Maya Bay’e vardık. Tabi daha güneş yeni yeni doğuyor olduğu için hava epey soğuktu. Denizin sığlığından tekneler yolcularını kumsala belli bir mesafede bırakıyorlar ve o mesafeyi yüzerek ya da yürüyerek kumsala ulaşmanız gerekiyor. Sonuçta güneş ısıtmaya başlayana dek çok üşüdük, denildiği kadar tenha değildi kumsal ama yine de hiçbir insan olmadan birkaç kare fotoğraf çekmek mümkün oldu. Maya Bay çok güzel bir kumsal bu arada, çok beğendik. Tabi ki internette gördüğümüz fotoğraflardaki gibi değil ama yine de çok güzel. Tüm olumsuzluklara rağmen iyi ki gitmişiz diyebileceğim bir yerdi. Bu arada internette okuduğum kadarıyla Maya Bay’e varınca ekstra 400 Baht vermeniz gerekiyor normalde ama kimse bizden para istemedi, biz de kimseye bir şey sormadık. Dönüşte otelimize gidip biraz dinlendik ve akşamüstü Phi Phi View Point yani manzara izleme noktasına çıktık. Buraya ulaşmak için iki farklı yol mevcut. Birinci yol şehrin içinden başlıyor ve ormanda bir patikayı takip ediyorsunuz. İkinci yol ise bol basamaklı merdivenlerden oluşuyor. Biz birinci yoldan çıkıp ikinci yoldan indik. Yaklaşık bir saatlik trekking sonucu Phi Phi View Point 2’ye ulaştık. Hani derler ya, bütün manzara ayaklarınızın altında diye, işte öyleydi, muhteşemdi. Gökyüzü bulutluydu, o yüzden güneş batışı gördüklerimiz arasında en iyisi değildi ama yine de güzeldi. Dönüş yolunda ise Phi Phi View Point 1’e uğradık. İkisi arasında çok mesafe yok ama ikinci biraz daha yüksekte olduğu için manzarası bir hayli daha güzel. Viewpoint’e giriş ücreti ise kişi başı 30 Baht.


the beach - mayabay

phiphi island - thailand

phi-phi island - Thailand


Phuket
Phi Phi – Phuket arası tekne biletimiz için (iki kişi) 600 Baht ödedik. Yol yaklaşık 2 saat sürdü. Tekne Phuket’te Rassada Liman’ına yanaştığında limandan otelimizin bulunduğu Karon Beach’e gitmek için taksiye 400 Baht ödedik. Phuket’in en meşhur sahili olan Patong Beach’te kalmayı özellikle istememiştim çünkü aşırı kalabalık yerlerden hoşlanmıyorum. Hem güzel bir sahil olsun, hem de çok kalabalık olmasın diye düşünüp Karon Beach’ten ayarladım oteli. Karon güzel ve uzun bir plaj. Hemen yanında Kata Beach var. Phuket’te durmadan yağan muson yağmurları dolayısıyla çok bir şey yapamadık. Otelimizin bulunduğu çevreyi gezdik, bir gün Patong Beach’te bir alışveriş merkezini gezdik. Phuket ile ilgili size çok fazla bir şey anlatamayacağım maalesef. Ama Phuket’in diğer adalara göre çok gelişmiş olduğunu ve bende büyük bir şehir imajı yarattığını söyleyebilirim. Ve adadaki Rus popülasyonu çok fazla. Sanki bir Rus Köyünde gibi hissediyorsunuz kendinizi.

Dönüş Günü Yaklaşırken; Tekrar Bangkok
Phuket – Bangkok arası uçuşumuzu yine Thai Smile firması ile rahat ve konforlu bir şekilde gerçekleştirdik. İkinci sefer geldiğimiz Suvarnabhumi Havaalanı’nda bu sefer hiç yabancılık çekmedik. Hemen bir taksiye atlayıp otelimizin bulunduğu Sukhumvit bölgesine gittik.  İlk akşam otelimize çok yakın ve şık bir et restoranında yemek yedik. Fiyatlar Tayland ortalamasının üzerindeydi ama yemekler çok leziz, ortam ise çok güzeldi. O taraflara yolunuz düşerse, uğramadan geçmemenizi öneririm.


Ertesi gün ilk defa Skytrain’e binerek Siam bölgesine gittik. İki kişi giriş ücreti 300 Baht ödeyerek Jim Thompson House müze evini gezdik. Şehir merkezinin aksine çok huzurlu, sessiz ve sakin bir müze ev burası. Müze evi tek başınıza gezemiyorsunuz, farklı dil seçeneklerine göre 10 – 15 kişilik turlara katılmanız gerekiyor. Bu esnada rehberiniz size hem evi gezdiriyor, hem de Jim Thompson hakkında bilgiler veriyor. J. Thompson Tayland’da yaşayan Amerikalı bir ipek imalatçısı, aynı zamanda da bir sanat koleksiyoncusu. Evinde Budist heykellerden, Tay resimlerine ve Çin porselenlerine kadar birçok farklı alanda koleksiyonlar mevcut. Müze ev Tay stilinde dizayn edilmiş 6 tik yapıdan oluşuyor.

J.Thompson 1967 yılında Malezya’ya yaptığı seyahatte kayboluyor, ve o günden beri de kendisinden haber alınamıyor. Bu kayboluşun sonrasında ünlü adamın evi The James H.W. Thompson Vakfı'na devroluyor ve her gün yüzlerce turisti ağırlıyor.



Dönüş Vakti...
… Ve dönüş günü geldi çattı. Tüm Tayland seyahatimiz boyunca hava hayal ettiğim gibi olmasa da, birçok aktiviteyi yapamadan dönsem de, göremediğim için içimde kalan birçok yer olsa da Tayland’ın neden bu kadar çok sevildiğini, neden bir gidenin bir daha gittiğini kendim de yaşayarak anlamış oldum. Yapamadığım şeylerin yanında yaptıklarım, göremediğim yerlerin yanında ise gördüklerim benimle beraberler bunlar sonra. Her zaman her şey umduğumuz gibi olmayabiliyor ama yabancıların dediği gibi “Make the most of it”. Yani o an elinden gelenin en iyisini yap. Ben de böyle yaptım ve anı yaşadım.  Belki bir sonraki Tayland seyahatimde aklımda kalan diğer şeyleri de yaparım, kim bilir…  : )


monkey beach Thailand